Allah günah yazmasın denir ya; gerçekten bayram ile ilgili vatandaş artık dini bayramları, dini gereklilikten öte, çok büyük oranda tatil amaçlı görüyor. Üstelik vatandaş değil, devlet de bu işe çanak tutuyor. Genellikle 3 gün bayram, aradaki 2 günü de devlet hafta sonu ile birleştiriyor… önceki hafta sonu derken 9 gün tatil. Hele kurban bayramıysa daha kolay.

Milli bayramlar içinde aynı şey geçerli, hafta sonu ile arasında 1 gün, 2 gün varsa oradan da 4-5 günlük tatiller çıkıyor.

Demek ki neymiş, içinde bayram kelimesi geçen günler varsa eşittir tatil ile eş anlamlı. Çünkü işyerleri kapalı ise tatile gitme zamanıdır. Örneğin bayrama 3 gün kala biri bayram mesajı gönderiyorsa, bilin ki onun için tatil başlamıştır. Hemen şu mesajları göndereyim ki tatil de onlarla uğraşmayayım.

O zaman o bayram dediğimiz günler ne için oluşmuştur. Hepsinin oluşmasının, meydana gelmesinin önemli sebepleri var. Özellikle dini bayramlar anlatılırken, sevginin, hoşgörünün kardeşliğin, birlikteliğin bir araya gelmelerin en yoğun yaşandığı günler diye bilinir, gerçektende bunları yapıyorduk. Eller öpülür, küslükler biter, El öpen çocuklara paralar verilir, sevindirilir. Dolayısıyla uzun süredir göremediklerinle görüşmek, birgüne sığamayacağı için bunun 3-4 günde yapılabilmesi öngörülmüş ve bayramlar onun için uzun tutulmuştur.

Şimdi kim kimin elini öpüyor belli değil… Ama kesinlikle çok yıldızlı oteller ve turizm şirketleri ellerimizi öpüyor, bizlerde onların ceplerini dolduruyoruz.. Daha bayramlar gelmeden 6 ay öncesinden hazırlanmış paket programlar, su gibi satılıyor. Tatili yapmadan ödemeleri bile bitiyor. Bu yüzden eskiden bayramlardan hemen her sektör nasibini alırdı, şimdi ise sadece birkaç sektör…

Bunları yazan biri olarak bu kervanın içinde bizimde olduğumuzu hatırlatayım... Ama ailece dikkat ettiğimiz bir şey var, bayramın birinci günü kesinlikle program yapmıyoruz bir gün içinde 4-5 büyüğümüzün evlerini ziyaret ediyor,  40 kişiye yakın aile fertlerimizle akşam yemeğimizi yiyor, bayram kutlaması yapıyor ve tatilimizi ertesi gün başlatıyoruz.

Çağın gereği mi desek, yoksa yozlaşma mı? Değerler değişti. Bilmiyorum doğru hangisi…